28 Mayıs 2018 Pazartesi

bilinsin


 yüreğim deli/kanlı kalem sahibi
 hatıra sözü satıra 
 ceylanın miski ile yazar
 safranlı divitle aşkı

 bilinsin

 şiirin içine
 kendimi de katarım
 ve ben hayata her daim
 bir ceylanın gözleriyle bakarım.

o ben değilim

  elimde bir iğne bir çuvaldız

 söz çuvala sığmayan mızrak
 dokunup dokunup kanatacak
 sızıyı seyreden alçak

 o ben değilim.

dün


 yüreğim
 atanmış erik ağacı
 atam mış erik ağacı
 adanmış erik ağacı
 aldanmış erik ağacı
 Al! denmiş
 erik ağacısın
 sen

 seçtin seçtirdin
 öl/dür/dün
 dün

böyle yaşanası...

  hani

 bulutlara nefes olup yarıştırmak
 ya da yardım etmek küçük buluta
 bu yarışta

 kalabalıklar içindeki
 garip yalnızlığımızda
 elele olmak
 ve birbirimize tutunmak
 bu mu acaba sevda

 sen çorak topraklar değil
 bereketli tarlalarım
 sen sevdiğim
 göğsünden şiir akan
 kadın ol/san

 yarım değil çeyrek
 1/4 yaşadık sanki aşkı
 sen çalınmış ömrümün 29 şubatı
 belki en erken
 4 yılda bir geliyor sevda

 böyle yaşanası...

ses olsan bana diye..

  Aşk;

 Okumak ve yazmak,
 söz olmak ve yaşatmaktır bizi.
 içinde bir yerlerde
 kırık dökük melodiler olsa bile.

 ipi bırakılmış bir balon gibi
 göklerde özgürlük değil, aradığım
 ellerinde kölelik...

 ve yükselmek başucunda, sadece
 gözbebeklerini öpecek kadar.

 şimdi...
 hazır cevaplarına
 anlamsız sorular üretiyorum
 bile bile, sana hediye

 yine, yeniden
 ses olsan bana diye...

Belki bir gün hayatta...


hayatla dalga geçip...
ağır derecede komiklik yapıyorum
ağırlaştırılmış hasretini unutmak için

yoksa çok zor be anam, babam
çok zor be ablam, kardeşim..
çok zor ahireti beklemek kavuşmak için...