24 Haziran 2010 Perşembe

Aşk Yalan


aynası cebinde ve
ve saçları biryantinliydi
kasaba delikanlılarının
suyun aksinde tarardı saçlarını
hep çeşme başında köylü kızları

şimdi ırak düştük apartmanlarda
kendi içimizde arıyoruz aynaları
suretlerimizi görebilmek için başka canlarda
düşpembe hayaller kurmaktayız
duramaksız..
ve tüm aynalar pamuk prensesin
annesinin aynası gibi
en güzel sensin en güzel sensin

AŞK bu günlerde
toz pembe bir yalan
pamuk ellerle
altın tepside sevgiliye sunulan

20 Haziran 2010 Pazar

Babalar gününde oğlum'a


-maden şehitleri için-

bir sabah kalkacaksın
bakacaksın ki ben yine yokum
ekmek almaya gittiğimi düşün
her zamanki gibi
aslanın ağzından

nasılsa anlarsın bir gün
o aslanın beni
nasıl hamm! ettiğini
...

16 Haziran 2010 Çarşamba

Game over



küstüm
oynamıyorum 
geri ver artık bilyelerimi, topacımı
ve tüm masumiyetini çocukluğumun...

13 Haziran 2010 Pazar

Olmadı yâr


Seni sevdim
daha çok sevmek istedim.
daha çok sevdim,
daha da çok istedim.

olmadı yâr,
olamadı yâr,
aşkın bana dokundu...

12 Haziran 2010 Cumartesi

Kumsaldan denize



Sen açmadıkça kapını
mektubunu okuyamazsın
"aç kapıyı bezirganbaşı"
bekliyorum ben.

kalıplar tutmuyor ama
ayak izlerimiz var
kumsalda yarı çıplak
demek ki buralardaydık dün gece

bu sabah yaz geldi üzerimize
at hüzünden örtüsünü ellerinin
hadi şöyle yatakta bir gerin
derin derin uyuduğun yeter
kalk, kalk hadi bu gece bana giyin...

8 Haziran 2010 Salı

Tut elimi çocuk -8



YÜREĞİ/M ÇOCUK


uyudum, uyandım sen hep aklımdasın
bu kadar uzaktayken de yanımdasın
aldığım nefessin, damarımda, kanımdasın
madem ki; özümde, içimde, canımdasın
tut elimi, sevdanı bileyim. yüreği/m çocuk

acaba ben kadar sever misin beni?
istesem kocaman sarar mısın beni?
bir düşe dalsam yumup da gözlerimi
madem ki; her zaman çok özlersin beni
tut elimi, halini göreyim. yüreği/m çocuk

yollarda oynarken koşup, düşüyorsun
akşamın serininde titreyip, üşüyorsun
acımadan bazen, yürek yâremi deşiyorsun
madem ki; benimle uzak yolları düşlüyorsun
tut elimi, haydi gidelim. yüreği/m çocuk

aklına esip hani, güneşe gitmek diliyorsun
elalem aya, biz yaya bunu da bilmiyorsun
hangi oyunu oynasak sen beni yeniyorsun
madem ki; haydi gel,yine gezelim diyorsun
tut elimi, gözünü seveyim. yüreği/m çocuk

ne karanlık yollar var, iyi niyet döşeli
ne insanlar tanıdım yürekleri kaç köşeli
"gönül dağı"mız hep lale, sümbül, menevşeli
madem ki; yollarda düşmekten çok ürküyorsun
tut elimi, ikimiz geçelim. yüreği/m çocuk

göçmen kuşlar gibi uzak diyarlara uçuyorsun
yanına sokulsam, hemen az öteye kaçıyorsun
bazen toplayıp, bazen saçlarını saçıyorsun
madem ki; dik yokuşlarda bu kadar susuyorsun
tut elimi, birlikte içelim. yüreği/m çocuk

sana gelirken koşan yollar geri gider
derlerdi bilmezdim ayrılık ölümden beter
ikimize ne günler yeter, ne yıllar yeter
madem ki; ne çok sevdim bilmek istiyorsun
tut elimi, sarılıp öpeyim. yüreğim çocuk.

7 Haziran 2010 Pazartesi

Tut elimi çocuk -7



BENCE İRMA


seninle
bir çingene vapurunda
ya da bir yörük obasında
veya bir türkmen çadırında
iki gönül bir sevda odasında
tüterek yanan gönül sobasında
yan/a yan/a yaşamak var ya

iskele iskele, liman liman
hani buram buram, duman duman
aşkla, sevgiyle, ihlasla
hiçbir adaya varmadan asla
kan/a kan/a yaşamak var ya

bütün işleri koyup yoluna
piknik sepetini takıp koluna
gündüz güneş, gece dost ayla
ısınmak bir yudum sıcak çayla

hani karada, havada,denizde
batarken bile tenimi yakan
bir akşam güneşi yüzümüzde
can cana yaşamak var ya...